Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dünya Kahve Günü

     Tüm kahve sevenlere merhaba :) Bugün günün anlam ve önemine uygun olarak size tabii ki kahvenin tarihinde kısaca bahsetmek istiyorum.      Kahve araştırmacılara göre 14. yy başlarında Yemen ( Etiyopya ) da keşfedilmiş ve tüm dünyaya yayılmış. Nasıl mı ? Khaldi isimli bir çoban keçilerini güderken keçilerin bir ağacın meyvesini yediğini fark ediyor. Bir süre sonra keçilerin neşeyle oynadığını ve uyumadığını fark edip hemen Yemen asıllı Şazili isminde ünlü bir dervişe gidip durumu bildiriyor.Derviş başta bu meyvenin zararlı olduğunu söyleyip meyveleri toplayıp ateşe atıyor ve etrafa o bildiğimiz enfes kahve kokusu yayılıyor.Daha sonra bu durum Şazili'ye ve Khaldi'ye ilham veriyor ve kahvenin öz tadını alabilmek için suda kaynatıyorlar.Ve bizim şuan içtiğimiz halini alıyor.Eski kaynaklarda ekmek içine konarak yendiğini  de görüyoruz.Şazili bunu içtikten sonra enerjik olduğunu ve uykusunun gelmediğini görür ve ayinlerin olduğu günler bu içeceği içerek zinde kalır.Kahveye ilk

Audrey'i Bulmak

     Heyyyyy Audrey arayan güzel beyinler :) Bugün heyecanla bu kitabı bitirmiş bulunmaktayım. Sophie Kinsella cidden çok akıcı bir dile sahip. Her kitabı eğlenceli her kitabı bir şekilde sürükleyici... İlk Pasaklı Tanrıça adlı kitabıyla tanıştım sonrada tüm kitaplarını aynı şevkle okudum. Sıra geldi Audrey'i bulmak adlı kitaba.Bu kitapta yine aynı şekilde eğlenceli olmasına ve merak uyandırmasına rağmen bir şeyler eksik gibi geldi.Olay Audrey'in başına gelen olay dışında dönüyor.Kitap bitti ve hala Audrey neden insanlardan korkuyor,okuldan neden ayrıldı,tüm bunların sebebi ne bilmiyoruz.Yoruma açık isteyen istediği senaryoyu yazsın bu konu hakkında, buarada Audrey dışında en çok erkek kardeşi frank ve onun pc oyunu hakkında dönüyor hatta bir ara diyorsunuz ki "Hey bu kitap Audery'i bulmak değil miydi?Biraz da ona dönebilir miyiz lütfen" Audrey'in annesinin Frank ve onun oyunu hakkında o kadar çok söyleniyor ki tüm bunların onla bir ilgisi var mı derken ortaya

Kaktüs İnciri

     Yine egedeki bir sonbahar akşamüstünden herkese selamlar :) Gündüz burada hala sıcaklık hakim olsa bile buraların meşhur rüzgarı durmak bilmiyor ve akşam bildiğiniz kışlıklarına ihtiyaç duyuyor insan.Havaların değişmesiyle de bazı sebze ve meyvelerimize veda ediyoruz.Benim özellikle temmuzun ortası bir an önce gelse de şu ... yesek diye beklediğim bir meyve var. Kendisiyle tanışmamız 9 yaşlarındayken oldu. Alanya'da pazarda değişik bir meyve olduğunu fark edip aldık bir poşet dolusu. Tabii önce pazar arabamıza koyduk oradan diğer aldıklarımız yüzünden ezilmesin diye elimize alıp taşıdık bir annem bir ben. O arada tabii bir şeyler batıyor vücudumuza kaşıntı acı bir şeyler oluyor ama anlam veremedik.Eve geldiğimizde koltuğa atıp bacaklarımı topladığım anda bir baktım ki taytımda dolu minik minik dikenler var hemen annemde kıyafetlerini kontrol etti ama temizlenecek gibi değil. Makineya attık yıkadık, yok hala dikenler var tabii kıyafetler çöpe gitti meyveler mideye:) O acılı gün

Yine Yeni Yeniden Pazartesi

Bir pazartesinin daha sonuna yaklaşmış bulunmaktayız.Umarım çoğumuzun günü iyi geçmiştir.Ki ben "Nasıl başlarsa öyle gider" sözüne ciddi inananlardanım (ki tamam aralarda da mucizevi güzellikte şeyler olabilir ama ne demişler istisnalar kaideyi bozmaz :)).Bugün itibari ile aöf kayıtları başladı harçlar, ders ekle, siller, vb. işlerimiz var çoğumuzun.bense tüm işleri sorunsuz halletmekten yanayken (tabii herkes gibi) gittiğim bankanın güvenlik görevlisi tarafından aşağılanmaya kalkıştım. Muhtemelen beni küçük bir kız çocuğu olarak gördü ki ona laf yetiştiremeyeceğimi düşündü ve hatta sanki ben neyim silahlığını falan kuşanarak çalışan banka görevlisinin sus sakin demesine rağmen susmadan konuştu.Yüzünde ki "haaaa dur dur bakim daha ne söyleyecek mimikleri el kol hareketleri lafları kesinlikle bir güvenlik görevlisine hiç yakışır tarzda değildi. Gerçekten sabıra sakinliğe baya ihtiyacımız var. Neyse belli ki o da sendroma yakalananlardan hoş görmek lazım ve hoş gören onun

Ne Olursa Olsun Pazar Keyfi Olsun

Bugünü kim neşe içinde sevdiği ile ailesiyle huzurla geçirmek istemez ki. Akşam saatlerinde yarının pazartesi olduğunu fark edip işe gitmek gerektiğini hatırlamak dışında pazar günü en sevdiğimiz gün.Benimse bugünkü planım tamamen farklıydı hafta başında ders çalışıp alışverişe gitmeyi düşünmüştüm fakaaaaat mevsim alerjim sayesinde tabii ki evden çıkamadım. O zaman ne mi yaptım D&R dan aldığım yeni kitabımı okudum. Sabah beri içtiğim kahvenin çayın haddi hesabı yok ve hava muhteşem pırıl pırıl... Ve ben evin içinde bile gözlükleyim ne yazık ki...Aynı okuduğum kitapta ki zavallı Audrey gibi. Bu yazarın her kitabını soluksuz okuyorum birkaç güne size kitaptan da bahsedeceğim... Ekrana bakmakta bir miktar zorlanıyorum güneş gözlüklerim olsa bile o yüzden hepinize iyi pazar akşamları diliyorum. Yeni haftaya full enerji ile başlamak dileği ile... :)                                                                    xoxo                                                                

Çikolata Hırsızı

     Merhaba arkadaşlar yeni blog adresimle sizlerleyim :) Ve bugun beni çok heyecanladıran kitaplardan biri hakkında yazmak istiyorum. İsmiiiiiiiiiii "Çikolata Hırsızı". Bu kitabı aslında tamamen tesadüfen aradığım bir kitabı bulamayışım üstüne çikolataya olan aşkıma yenik düşerek aldım.Ama iyi ki almışım.Okurken her sayfasında sanki çikolata yiyormuşum hissi verip burnuma çikolata baharat kokuları getirdi. Her sayfasında merak ettim; acaba şimdi ne yapacaklar diye.       Kitap ailece yıllardır işletilen bir çikolata fabrikasının varisi aynı zamanda yönetim kurulunda olan genç kızın şirketlerine yenilik katmak üzere Paris'e gitmesiyle başlıyor. Orada hep tutkuyla hayran olduğu çikolatacının iş teklifini kabul etmemesi üzerine Cade Corey 'in yaşadıklarını çalkantılı iş hayatını aşk hayatını hepsini ve hayranı olduğu çikolatacının enfes çikolataları uğruna yaptığı çılgınlığın ardından bir blog yazarı tarafından hırsız olarak medyaya düşüşünü bir solukta okuyacağınız